Bazı harcamaların devlet aracılığıyla yapılmasının beraberinde getirdiği en önemli sorunlardan biri de vatandaşın bu harcamalara ilişkin algısını bulandırmasıdır. Vatandaş, doğrudan ödeme yapmadığı için, kendisinden ve başkalarından toplanan vergiler ve sigorta primleriyle finanse edilen eğitim ve sağlık hizmetlerini devletin kurumlarından aldıklarında ‘bedava’ alıyorum zanneder. Aynı mantıkla bu hizmeti verenler de, karşılığında doğrudan para almadıkları için, ‘lütuf’ yapıyormuş gibi davranırlar.
19 Ocak tarihli Hürriyet gazetesinde yer alan bir haber bu zihin bulanıklığının olumsuz sonuçlarının nerelere kadar varabileceğinin hüzünlü bir göstergesi:
‘Ardahan Arıcılar Birliği Başkanı ve Ardahan CHP İl Sekreteri emekli öğretmen 66 yaşındaki Kemal Gültekin, “devlete masraf olmasın” diye, özel hastanede hemen yapılması gereken kalp ameliyatı için Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde ameliyat sırasını beklerken, dün sabaha karşı öldü.
Emekli Sandığı tarafından karşılanacak olmasına rağmen ameliyatı için istenen parayı fazla bulan ve “Ben devletin parasını kimseye yedirmem” diyen Gültekin’in cenazesi dün Esenyurt Örnek Mahallesi Camii’nde kılınan öğle namazından sonra toprağa verildi.’
Sayısı zaten çok sınırlı olan böyle idealist insanların kaybı beni diğerlerinden daha çok üzüyor. Keşke öğretmenimize zamanında biraz ekonomi dersi verseydik. O zaman, ameliyat Cerrahpaşa’da da olsa bunun bir maliyeti olduğunu bilirdi. Dahası, ameliyatının ‘devlete yük’ olmadığını, zamanında Emekli Sandığına yıllarca ödediği primlerle bu ameliyatın bedelinin kendisinden peşinen alındığını bilirdi. Hatta, belki daha da ileri gider, ödediği primlerin siyasetçiler ve Emekli Sandığı bürokratları tarafından çarçur edildiğini, daha iyi imkanlarla ameliyat olma hakkının elinden alındığını bile aklından geçirirdi. Hiçbiri olmasa bile, hakkını kullanıp özel hastanede ameliyatını olur, sevdiklerinden ayrılmak zorunda kalmazdı.
Bir yorum
Hikayeden çıkarılacak sonuçlardan biri de idealist insanların mağduriyeti olabilir.Bu noktadan yola çıkacak olursak, kamu hizmetinde bulunan aynı felsefeye sahip insanların durumunun bugün itibarı ile daha da vahim olduğunu, özellikle ekonomik rantın söz konusu olduğu bir kamu sektöründe çalışıyorsanız etnik-siyasi-dini kayırmacılıklara göğüs gererek kamu gelirlerini korumaya çalışmanızın kamu hıyerarşisi içerisinde pek makbul karşılanmayacağını, bu yolda yaptığınız mücadelenin yel değirmenlerine karşı savaşmaktan başka bir anlam ifade etmediğini söyleyebiliriz.Bu teşhis 22 yıllık kamu tecrübesi ile test edilmiş olup, idealist düşünce ve davranışların bundan 10-15-20 sene evvel tüm çalışanlar tarafından tatbik edilemese de takdirle karşılanması, bugün ise bu görüşteki çalışanların Kendi Etiğine Razı İnsan Zavallısı (KERİZ) muamelesi görmesi durumun vehametini gösteriyor.Yine de yılmak yok mücadeleye devam………nereye kadar?