Kötülüğün kaynağı olarak kimileri parayı, kimileri içkiyi gösterirler. Bana sorarsanız en büyük kötülüklerin arkasında korkularımız vardır. Parasız kalma korkusu, toplumdan dışlanma korkusu, sevdiklerimizi kaybetme korkusu, ölüm korkusu gibi korkular bazen kendimizi bile şaşırrtan hatalar yapmamıza neden olur. Politikacılar için en büyük korku seçilememe korkusudur. Politikacılar en büyük hatalarını seçilme korkusu yüreklerine düştüğünde yaparlar.

AKP hükümetinde de (muhalefet partilerinin beceriksizliklerine baktıkça sebebini anlamak zor olsa da) benzer bir korku içinde görüyorum. Başbakan’ın şehit ailelerine sarf ettiği sözler nedeniyle kamuoyundan gelen tepkiler, fındık üreticilerinin ses getiren eylemi ve AKP Ordu milletvekilinin Ordu’daki festivalde vatandaş tarafından tartaklanması, BELB?M Genel Müdürü’nün aşk skandalına kamuoyunun yoğun ilgisi AKP hükümetini bunaltmış ve korkutmuş gözüküyor. Bu korkunun AKP hükümetini popülizm batağına sürükleyeceği endişesini taşıyorum.

Özel okullarda öğrenim gören öğrencilere 1000YTL’ye kadar devlet desteği sağlayan ve velilerin okul harçları için bankadan alacağı kredi faizinin yüzde 50’sinin ödenmesiyle ilgili kanun maddelerinin Özel Öğretim Kurumları Yasa Tasarısı’ndan çıkartılmasını iktidarın kamuoyu tepkisinden kurtulmak için attığı bir geri adım olarak görüyorum. Bu geri adımla iktisadi aklın, bir kez daha, siyasi gelecek kaygısının altında ezildiğini düşünüyorum.

Ben, her zaman eğitimde özel sektörün payının artmasının eğitimde kaliteyi arttıracağına inandım. Sadece kendi inancım değil, gelişmiş ülkelerde özel okulların payının Türkiye’nin çok üstünde olması da (Almanya’da % 13, İngiltere’de % 15, Fransa’da % 24, Hollanda’da % 68 ve Japonya’da % 85) kendi düşünceme olan güvenimi arttırıyordu. Teklif ilk haliyle kanunlaşabilseydi özel okullara gidenlerin sayısı artacağı için devlet okullarında maddi durumu daha kötü olanlara yer açılacak, onlar da daha az kalabalık sınıflarda öğrenim göreceklerdi. Yani kanun, sadece durumu nispeten iyi olanlara değil, fakirlere de yarayacaktı. Ama olmadı. Bu kanunu bekleyen veliler ve öğrenciler ümitlerini bir başka bahara ertelediler.

Peki bu geri adım AKP hükümetine puan kazandırabilir mi? Hiç zannetmiyorum. Bu zamana kadar popülizmin hiçbir siyasetçiye puan kazandırdığını görmedim. Kamuoyunda Rahşan Hanım affı olarak bilinen şartlı Tahliye Yasası Rahşan Ecevit’in hatta DSP’nin popülaritesini arttırmak bir yana onların kabusu haline geldi. 1980’li yılların sonunda popülizmin dozunu arttıran Anavatan Partisi iktidarı kaybetmekten kurtulamadı. Turgut Özal bugün, popülist uygulamalarıyla değil, ekonomide aldığı radikal kararlarla anılıyor. 1994 yerel seçimlerinde SHP’nin İstanbul’da ve diğer büyük şehirlerde yenilmesine yol açan temel faktör İSKİ skandalı değil, SHP’li belediyelerin popülist uygulamalarıydı. Monica Levinski skandalına rağmen Bill Clinton iktidarı dönemindeki başarılı ekonomik performansı nedeniyle en popüler yaşayan ABD Başkanları arasında.

Siyasetçinin başarısı kılan ne kadar çok kişiye hoş göründüğü ile değil, kararlılığıyla ölçülür. Tepkilerden korkup inandıkları değil, seçmenin kulağına hoş gelen politikaların peşinden giden politikacıların korktukları mutlaka başlarına gelir. Özel okulları teıvik eden maddelerin yasadan çıkarılması ile AKP kısa dönemde karşılaşacağı tepkileri hafifletmiş olabilir ama uzun dönemde kendisine çok büyük itibar sağlayacak bir fırsatı tepmiştir.

Ticaret, 26 Eylül 2006

Bir yorum

  1. eee.eee - 06 Eyl 2007 - 3:27 am

    genç partinin kotulukları yazılsa ne olur.mazotu 1 ytl yapacağına babasının 9 katrilyon borcunu versin de ondan sonra türkiyeyi batırmasın

Yorum yapın