Yaşasın, ithalat artıyor
Başlığa şaşırdınız mı? Alıştıklarınızdan farklı değil mi? Halbuki, 11 Eylül tarihli Akşam gazetesindeki iki başlık tam beklediğiniz gibi: ‘Açık & yakın tehlike’ (aradaki & işaretinin neden orada olduğunu anlamadım) ve ‘İthalat artışında dünyayı solladık’. Her iki haber de Türkiye’de artan ithalatın ekonomide yaratacağı olumsuz etkilerden söz ediyor.
Sadece Akşam’da değil diğer birçok gazetede ithalat artışının yarattığı endişeler dikkatinizi çekmiştir. İthalat, ya dış açığı arttırıp dövizi yukarı fırlatacaktır ya da yerli üreticiyi öldürecektir. Artan ithalat gazete haberlerine hep olumsuz, artan ihracat ise hep olumlu yansır.
Halbuki, ihracatın artması bizim daha çok çalışıp, üretmemiz ve ürettiklerimizin yabancılar tarafından tüketilmesi anlamına gelir. İthalatın artması ise yabancıların çalışıp ürettiklerini bizim daha fazla tüketmemizi ifade eder. Daha fazla çalışacağına sevinmesi için insanın ya salak ya da mazoşist olması gerekir. Refah artışı tüketim artışı ile ölçülür. Dolayısıyla, Türkiye’nin daha fazla Mercedes, havyar, mücevher ithal etmesi olsa olsa artan zenginliğin göstergesidir. Neden buna üzülelim ki?
Bir yorum
Bakış açısı bilgiyi nasıl yorumladığımızı nasıl da değiştirebiliyor!
İthalatın artmış olması Türkiye’de refahın da artmış olmasına bir işaretse eğer, kişi başına milli geliri yıllık US$5500 olan bir ülkede artan ithalata talep eden kişilerin Türkiye’nin %5’lik kesiminden daha fazla olduğuna da işaret ediyor mu acaba?
Fatmanur Erdogan